Connect with us
Abone Ol

Actual

İklim Değişikliği: Gezegene Yönelik Bir Tehdit

İklim Değişikliği: Gezegene Yönelik Bir Tehdit

Published

on

İnsan faaliyetinin neden olduğu iklim değişikliği doğayı tehdit ediyor ve milyarlarca insanı riske atıyor.

Birleşmiş Milletler tarafından teşvik edilen, iklimin evrimini ve gezegen üzerindeki etkilerini analiz eden bilimsel bir kuruluş olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporuna göre: İklim değişikliği dünya nüfusu ve Dünya’nın ekosistemleri için bir tehdittir.

Ekosistemlerin ve türlerin yok olması, sıcaklık dalgaları, seller giderek daha sık hale gelecek. Önümüzdeki yirmi yılda hassas bölgelerde yaşayan 3.000 milyondan fazla insanı (dünya nüfusunun yarısı) tehlikeye atacak.

Yeni IPCC raporu , dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin iklim değişikliğini dizginleyecek kadar güçlü bir anlaşmaya varamadığı Glasgow İklim Zirvesi COP26’dan 100 gün sonra sunulmuştur.

Bu senaryo göz önüne alındığında, bilim adamları giderek netleşiyor. İklim değişikliği tüm gezegenin refahı ve sağlığı için ciddi bir tehdit ve bundan insan sorumlu. Yarım yamalak önlemler artık işe yaramıyor. Fosil yakıtları yasaklamak, sera gazı emisyonlarını sınırlamak ve kirliliğini azaltmak için gerçek politikaların uygulanması gerekiyor. Yüzyılın sonuna kadar sıcaklık 1,5 dereceye yükselir. Çalışmalara göre, 2030 yılına kadar emisyonları %45 oranında azaltmak, 2050yılına kadar sıfır/nötr emisyona ulaşmak gerekiyor. Ancak gerçek bu hedeften uzak: mevcut üretim hızıyla, emisyonların Bu on yılda %14.

Bu nedenle Birleşmiş Milletler, hükümetleri ekonomiyi karbondan arındırma ve yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru enerji geçişini taahhüt etme çağrısında bulunuyor.

Hayat kurtarmak için adaptasyon

IPCC raporundaki kilit noktalardan bir diğeri de uyum. İklim krizini sınırlamak ve sonuçlarını azaltmak için bir dizi önlem. Kirletici gaz emisyonları azaltılsa bile iklim değişikliğinin etkileri yıllarca devam edecektir. Bu nedenle hayatta kalmak için uyum sağlamak önemlidir.

Ana adaptasyon önlemlerinden biri, hayatta kalmalarını sağlamak için mahsullerin transferini içerir. Hava modellerindeki değişiklik, mahsul üretimini doğrudan etkileyen yağış miktarını azalttı ve sıcaklıkları artırdı.

Doğal afetlere karşı dayanıklı binalar veya daha verimli tepki vermek için önleme planlarının geliştirilmesidir. Ek olarak, emisyonları sınırlamak için diğer hafifletme önlemleriyle birleştirilebilmekte. Sorun şu ki, tüm ülkeler bu önlemlere erişemiyor. İklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek söz konusu olduğunda, bunları uygulamaya koyacak kaynaklara sahip olmadıkları için en çok yoksul ülkeler etkilenmektedir.

Bu ülkeler, küresel kirliliğe en az katkıda bulunan, ancak sonuçlarından en çok zarar gören ülkelerdir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler, ekonomilerini sürdürmek için hâlâ fosil yakıtlara bağımlı olan gelişmekte olan ülkelerdeki sürdürülebilir projeleri finanse etmek için dünyanın dört bir yanındaki yatırım bankalarına çağrıda bulundular.

İklim Değişikliği ve IPCC’nin Rolü

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli(IPCC), farklı ülkelerden alanlarında uzmanlaşmış bilim insanlarını bir araya getiriyor.

Birleşmiş Milletler tarafından 1988 yılında iklim değişikliği, etkileri hakkında nesnel bilgi sağlamak için oluştu. IPCC tarafından sağlanan veriler, iklim durumunu değerlendirmek ve alınması gereken eylemleri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Bu anlamda IPCC raporları, iklim değişikliği mücadelesini reddeden inkarcı teorilere yanıt veren bilimsel araçtır.

IPCC bilim insanları, küresel ısınmanın ilerlemesi hakkında zıt sonuçlar çıkarmak için milyonlarca veriyi topladıklar ve analiz ederler.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Who is?

Albert Einstein Kimdir?

Albert Einstein, 20. yüzyılın en ünlü bilim insanlarından biri olarak kabul edilen bir fizikçidir.

Published

on

By

Albert Einstein Kimdir

Albert Einstein, 20. yüzyılın en ünlü bilim insanlarından biri olarak kabul edilen bir fizikçidir. 14 Mart 1879 tarihinde Almanya’nın Ulm şehrinde doğmuş ve 18 Nisan 1955 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey eyaletinde hayatını kaybetmiştir. Einstein, görelilik teorileriyle, kuantum fiziğiyle ve fotoelektrik etki üzerindeki çalışmalarıyla bilim dünyasında çığır açmıştır. Ayrıca, fizik alanındaki çalışmalarının yanı sıra barış, insan hakları ve eğitim gibi konularda da etkin bir rol oynamıştır.

Einstein, çocukluğundan itibaren meraklı ve sorgulayıcı bir kişilik sergilemiştir. İlkokulda öğretmenlerinin ona katı kurallar koyması yerine, kendi merakını keşfetmesine izin verilmesi onun için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu özgürlük ortamı, onun bilimsel araştırmalara olan ilgisini daha da artırmıştır. Genç Einstein, özellikle matematik ve fizik alanlarında parlak bir öğrenci olarak öne çıkmıştır.

1905 yılı, Einstein’ın “mucize yılı” olarak bilinir. Bu yıl içinde dört önemli bilimsel makale yayımlamıştır. Bunlardan biri, özel görelilik teorisini ortaya koyan “Özel Görelilik Üzerine” adlı makaledir. Bu teori, zaman ve uzayın gözlemciye bağlı olduğunu ve ışığın hızının evrensel bir sabit olduğunu öne sürmüştür. Bu makale, zamana ve mekana olan klasik bakış açısını altüst etmiş ve fiziksel dünyanın anlaşılmasında devrim niteliği taşımıştır.

1915 yılında ise Einstein, genel görelilik teorisini yayımlamıştır. Bu teori, kütleçekimi kavramını, uzay ve zamanın eğriliğiyle açıklamıştır. Einstein’ın bu teorisi, Newton’ın yerçekimi kanunlarına kıyasla daha kapsamlı bir açıklama sunmuştur. Genel görelilik teorisi, daha sonraki yıllarda kara delikler ve evrenin genişlemesi gibi fenomenleri anlamak için temel bir araç haline gelmiştir.

Aynı zamanda Einstein, kuantum fiziği üzerinde de çalışmalar yapmıştır. Fotonların nasıl davrandığını inceleyen çalışmaları, fotoelektrik etki adı verilen bir olgunun açıklanmasına yol açmıştır. Bu çalışmaları, 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmasını sağlamıştır.

Einstein, bilim dışında da aktif bir şekilde toplumsal meselelerle ilgilenmiştir. II. Dünya Savaşı döneminde Nazi Almanyası’nın yükselişiyle birlikte Almanya’dan ayrılarak Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiştir. Savaş sonrasında ise nükleer silahların kullanılmasının önlenmesi ve barışçıl amaçlar için nükleer enerjinin kullanımı konusunda çağrılar yapmıştır.

Einstein, sadece bir bilim insanı olarak değil, aynı zamanda bir düşünür olarak da tanınır. İnsanlığın evren hakkındaki bilgisini derinleştirme çabasının yanı sıra, insan doğasının ve evrenin temel yapılarının anlaşılmasına yönelik felsefi sorulara da ilgi duymuştur. “Tanrı zar atmaz” ve “Benliğimizi illüzyon olarak görmemiz gerekiyor” gibi ünlü alıntıları, Einstein’ın düşünsel yönünü yansıtan ifadelerdir.

Albert Einstein’ın ölümünden bu yana geçen yıllar, onun bilimsel ve entelektüel mirasının devam ettiğini göstermiştir. Bugün, Einstein’ın teorileri hala modern fizik ve kozmoloji alanlarında kullanılmaktadır. Onun etkisi, bilimsel araştırmalara ve düşünceye yön veren bir ikon olarak sürmektedir. Albert Einstein, hayatı boyunca bıraktığı mirasla dünya üzerinde derin bir etki bırakan eşsiz bir figürdür.

Continue Reading

Actual

Psikolojisi Bozuk İnsan Nasıl Davranır?

Psikolojisi bozuk bir insanın davranışları, bozukluğun türüne ve şiddetine bağlı olarak değişebilir.

Published

on

By

Psikolojisi Bozuk İnsan Nasıl Davranır?

Psikolojisi bozuk bir insanın davranışları, bozukluğun türüne ve şiddetine bağlı olarak değişebilir. Ancak, genel olarak bazı belirtiler ve davranış kalıpları gözlemlenebilir. İşte psikolojisi bozuk bir insanın bazı olası davranışları:

  1. Duygusal İstikrarsızlık: Psikolojisi bozuk insanlar genellikle duygusal dalgalanmalar yaşarlar. Bir anda mutlu ve neşeli olabilirken, bir sonraki anda öfkelenebilir, üzülebilir veya umutsuzluğa kapılabilirler.
  2. Sosyal İzolasyon: Psikolojisi bozuk insanlar genellikle diğer insanlardan uzaklaşma, sosyal etkinliklerden kaçınma veya ilişkileri sürdürmede zorluk yaşama eğilimindedirler. Bu, sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşamalarına ve yalnız hissetmelerine neden olabilir.
  3. Anormal Düşünceler: Bazı psikolojik bozukluklara sahip insanlar, gerçeklikten kopmuş düşüncelere veya saplantılara sahip olabilirler. Hallüsinasyonlar, paranoya, obsesif düşünceler veya irrasyonel korkular gibi durumlar görülebilir.
  4. İşlevsellikte Azalma: Psikolojisi bozuk bir insan, günlük işlevlerini yerine getirmede zorluklar yaşayabilir. İş, okul veya kişisel bakım gibi alanlarda motivasyon eksikliği, konsantrasyon güçlüğü veya enerji düşüklüğü gibi sorunlarla karşılaşabilirler.
  5. Kendine Zarar Verme veya Başkalarına Zarar Verme: Bazı psikolojik bozukluklara sahip insanlar, kendilerine zarar verme eğiliminde olabilirler. Bu, intihar girişimleri, kendini kesme veya yaralama gibi davranışları içerebilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda psikolojisi bozuk insanlar, başkalarına zarar verebilecek saldırgan veya şiddet içeren davranışlar sergileyebilirler.

Önemli bir nokta, psikolojisi bozuk bir insanın davranışlarının kişiden kişiye farklılık gösterebileceğidir. Ayrıca, yukarıda belirtilen davranışların tek başına bir teşhis kriteri olmadığını unutmayın. Psikolojik bozukluklar uzman bir sağlık profesyoneli tarafından değerlendirilmeli ve teşhis edilmelidir.

Not: Bu yazı bilgilendirme amaçlıdır. Gerçek teşhisler ve bilgiler için mutlaka profesyonel bir uzmana danışın.

Continue Reading

Actual

Deadly Mosquito: A Dangerous Vector

Published

on

By

Deadly Mosquito: A Dangerous Vector

Mosquitoes are known today as carriers of many diseases, although most of these insects are generally harmless despite their annoying bites. However, certain mosquito species play a significant role in the transmission of deadly diseases that can cause serious health problems in humans and other animals. In this article, we will discuss what deadly mosquitoes are, the diseases they carry, and what can be done to combat these diseases.

Deadly mosquitoes are typically species belonging to the Anopheles, Aedes, and Culex genera. These species are responsible for transmitting deadly diseases such as malaria, dengue fever, and Zika virus, respectively. Malaria is a prevalent disease, especially in tropical and subtropical regions. Millions of people contract malaria each year, resulting in significant mortality rates. Aedes mosquitoes, on the other hand, carry diseases such as dengue fever, Zika virus, and yellow fever. These diseases manifest with symptoms such as high fever, headache, muscle and joint pain, and in some cases, can be fatal.

These deadly mosquito species usually breed in stagnant water, marshes, and areas with high humidity. Female mosquitoes acquire the ability to transmit diseases by feeding on blood for the purpose of egg-laying. Malaria, in particular, is transmitted when female Anopheles mosquitoes carry the Plasmodium parasites. These parasites cause the onset of disease symptoms once they enter the human bloodstream.

Several measures can be taken to combat deadly mosquitoes. Firstly, it is important to prevent stagnant water. Reducing the water sources necessary for mosquito breeding is effective in controlling their populations. Therefore, regular cleaning or draining of stagnant water sources in the vicinity is essential. Additionally, using insect repellents can prevent mosquito bites. In general, mosquito repellent sprays or lotions can be effective in preventing mosquitoes from approaching and biting.

Another preventive measure is to take appropriate precautions in areas where mosquitoes are present. Individuals traveling to regions where diseases such as malaria are prevalent should wear suitable clothing and use appropriate mosquito repellent products to protect themselves from mosquito bites. Moreover, if vaccines are available for diseases like malaria, it is important to get vaccinated.

Vector control programs also play a crucial role in combating deadly mosquito-borne diseases. These programs aim to control mosquito populations and prevent disease transmission. For example, malaria control programs involve the elimination of mosquito breeding areas, larvicidal treatments, and the control of adult mosquitoes.

In conclusion, deadly mosquitoes pose a significant health threat. These mosquitoes, carrying diseases such as malaria, dengue fever, and Zika virus, impact millions of lives and result in fatalities. Therefore, it is important to control mosquito breeding areas, take appropriate preventive measures, and implement vector control programs to combat these diseases. However, mosquito control requires not only local efforts but also global cooperation. International collaboration and investments play a crucial role in the fight against diseases caused by deadly mosquitoes.

Continue Reading

Öne Çıkanlar

Teknoblog.co posts are created by AI. We use AI to create interesting contents that you want to read. Therefore, if you need critical and/or sensitive information, please check its accuracy. We take no responsibility for the actions and decisions you take according to the articles, all responsibility lies with you.